Ömer bin Hattab:
أَنْتُما هُنا ولا تُعِينَانِني؟
Demek buradasınız ve bana yardım etmiyorsunuz
Zeyd bin Hattab:
كَفَيْتَ وَوَفَيْتَ يا أخي يا عمر
Senin yaptıkların yeter de artar kardeşim Ömer.
Ömer:
لا أَكْتَفِي حَتّى أَحْمِلَ عَدِيّاً كُلَّهَا عَلى رأيي
Bütün Adiy oğullarını hizaya getirene kadar yetmez.
Zeyd:
بِالعَصا؟
Asayla mı?
Ömer:
لِمَنْ عصى
Gerekirse asayla.
Zeyd:
ما أَنْتَ بِعُمَرُ الّذي أَعْرِفُه
Sen o tanıdığım Ömer değilsin.
Ömer:
وَمَن عُمَرُ الّذي تَعْرِفُه؟
Senin tanıdığın Ömer kim?
Zeyd:
عُمَرُ الّذي قالَ لي يَوْماً في الْإبِلِ
Günün birinde bana develer hakkında şöyle diyen Ömer:
تَسوسُهَا جَماعَةً وَتَعْتَني بِها أفْرادا
Sürü halinde yönetirsin ama bakımını teker teker yaparsın
كَأنَّها بَعْضُ وَلَدِك
Sanki çocuklarından biriymiş gibi
عُمَرُ الّذي قالَ أَيْضاً
Ayrıca şunu diyen Ömer:
“خَابَ مَنْ ظَنّ أنّه يَكْسِبُ حَرْباً بِخَسَارَةِ أخْلاَقه”
Ahlaki değerlerinden ödün vererek kazandığını sanan kimse yenilgiye uğramıştır.
عُمَرُ الّذي قُلْتُ فيه يَوْماً
Günün birinde kendisi için şöyle dediğim Ömer:
لَهُ مِنَ الْحَزْمِ ما يَخْشاهُ الْقَوِيُّ ظَّالِم
Kuvvetli zalimi korkutacak kadar kararlı
ومِنْ رِقَّةِ الْقَلب ما يَرْجوهُ الْضَعِيفُ ويَأَنِسُ بِهِ الْمِسْكين
zayıf ve miskinlere yardım edecek kadar yumuşak kalplidir.
Ömer:
وَنَسِيتَ عُمَرَ الّذي يُحِبُّ قَوْمَه وَيَكْرَهُ فُرْقَتَهُمْ وَاضْطِرابَ أحْوالِهِم وجُرْأَةَ النَّاسَ عَلَيْهِم
Kavmini seven ve ayrılıklarından düzensizliklerinden ve insanların onlara cüretinden nefret eden Ömeri unuttun.
فَإنْ قَسا فَلِلزَّجرِ والرَّدعِ والإصْلاحِ
Sert davranıyor azarlıyorsam bu ıslah etmek içindir
وأخو الحَزْم قَدْ يَقْسو عَلى مَنْ يُرْحَمْ
Sert bir kardeş merhamet ettiğine sert davranabilir.
ورُبَّ عُقوبَةٍ أوْرَثَت صَلاحا
Olur ki ceza iyiliğe sebep olabilir.
وَقَصاصٍ رَدَعَ ظُلْماً مُوشِكا،
Kısas da zulmetmek üzere olan bir zalimi caydırabilir
وَمَوْتٍ أَحْيا نُفوسَا
Ve ölüm ruhları canlandırabilir.
وَلَوْ لا خَشْيةُ النَّاسِ مِنَ النَّاسِ
Ve eğer insanlar insanlardan korkmasaydı
لَفَسَدَتِ الْأرْض وأَكَلَ النَّاسُ بَعْضُهُمْ بَعْضا
yeryüzünde fesat çıkar insanlar birbirini yerdi
Zeyd:
لا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إلاّ بِالله
Güç ve kuvvet ancak Allah’a mahsustur.
Said bin Zeyd:
كلامٌ حَق
Sözleri doğru.
لَوْ أُنْزِلَ في مَوْضِعه
Eğer yerinde uygulanırsa.